Ne balkonlar gördük, zaten yoktular

Senin için AKP’nin yaptığı en önem icraat neydi derseniz, hiç düşünmeden “balkon” kelimesine getirdiği yenilik derim. Kolay iş değil bir kelimeye yeni anlamlar kazandırıp onu dolaşıma sokmak.


Eskiden, ben de herkes gibi iki tür balkon olduğuna inanırdım. Biri; masası, sandalyesi ve her gün suladığınız çiçekleriyle hava almak için çıktığınız, etrafı seyrettiğiniz, yemek yiyip sohbet ettiğiniz, daha çok baharı, yazı ve güneşi çağrıştıran ferahlık mekânıydı. Hava alır ve kafanız dinlerdiniz.


Diğeri ise; plastik doğramayla kaplanan, patlak ampulleri, havası kaçmış topları, yapma çiçekleri, eski gazeteleri, bozuk radyoları, boş jöle kavanozlarını; kısacası evin içinde olmasını istemediğiniz ne varsa hepsini oraya tıkıştırdığınız, bir çeşit eski zaman dükkânıydı. Her şey, üzerinize yıkıldı yıkılacak gibi dururdu ve mümkün olduğunca balkona çıkmaktan kaçınırdınız.


AKP’yle birlikte bambaşka bir şeye dönüştü balkon. Artık kim hariçten gazel okumak, ona buna tehdit savurmak, ayar vermek, gövde gösterisi yapmak, kendini aklamak ve gerçekleştirilemeyecek vaatlerde bulunmak istiyorsa, hemen balkona çıkıyor ve ne kadar çok bağırırsa o kadar çok dinleneceğini sanıyor.



İtiraf edeyim ben de ara sıra aşağıdan geçenlere, “Sevgiliii İstiklal Caddelilililileer,” “Sevgiliii Honolululular” diye seslenerek kendimi bir şey sanıyorum.


7 Haziran akşamı da hemen hemen böyle bir balkon vardı karşımızda. On üç yıllık iktidarında ilk kez tek başına hükümet kuramayacak olan bir partinin başbakanı, seçimden zaferle çıktığını iddia edip kükreyen sesiyle seçmenine sesleniyordu. Başkaları ne düşünüyor bilemem ama ben korkmaktan çok güldüm. Çünkü arkasında “dizi dizi inciler, nerde kurtlu minciler” düzeniyle saf tutmuş vezir-i azamlar, garip bir sükunetle boş boş etrafa bakıyordu. Hele Bülent Arınç’ın hülyalı bakışlarındaki sızı, gerçekten yürek burkan cinstendi. Kendimi, “adam çökmüş,” demekten alıkoyamadım.


Ama gecenin asıl sürprizi, cihanda konuşmadığı tek bir balkon kalsa, maaile orayı fethe hazır efendi hazretlerinin yedi düveli titreten bir konuşma yapmak yerine, yazılı bir fermanla geceye iştirak etmesiydi. Oysa başları merakla balkona dönmüş tebaa, en azından “yav siz kimsiniz” denmesini hak ediyordu.


Velhasıl, balkondakilerin değil, aşağıdakilerin sazı eline aldığı bir seçim oldu pazar günü. Sazı ellerine aldılar ve on üç yıldır davudi sesleriyle kulak tırmalayanlara inat serenat yaptılar. Dilerim aşağıdakilerin sesinin güzelliğiyle hipnotize olan divan-ı hümayun gerekli mesajı almıştır. Zira görünen o ki, bu daha başlangıç.


Artık ba(ğ)zı balkonlar çiçek açarken, boş boş kükreyenlerin balkonlarıysa kirişlerinden çatırdıyor.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir balkondan atıp tutmaya alışanların, şöyle aşağı inip bizimle aynı hizadan konuşmaya alışmaları belli ki zor olacak. baksana üç gün oldu ortada yoklar. tam gün konuşuyorlardı oysa. eline sağlık güzel yazı için.
    CEVAPLA
  • Misafir harika eline sağlık erkut
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.