Türk’ün flörtle imtihanı

Bir gece giyinin kuşanın çıkın, gözde bir bara ya da kulübe gidin ne göreceğinizi hepiniz biliyorsunuz. Bir köşede üzüntü verecek boyutta çıplak kadınlar sağa sola hafifçe sallanarak durur, öteki köşede üzüntü verecek derecede özenli giyimli erkekler uzaktan bıyıklarını burarak eser miktarda giyimli kadınlara bakarlar. Eğer çift olarak gidildiyse, adam kadının beline elini koyar, kadın sağa sola edebiyle sallanarak müziğe eşlik eder. Pek konuşmazlar, sarhoş olup abuk sabuk dans etmez, yan taraftaki kızlarla ya da erkeklerle tanışmazlar. Ne yaparlar? Etraftaki eser miktarda ve çok özenli giyimli kadın ve erkeklere bakarlar. Türk gece hayatı ve flörtü uzaktan bakmak ve kasım kasım kasılmak üzerine kuruludur ve bu nedenle de aşırı derecede sıkıcıdır. Tabii bahsettiğim Serdar Ortaç’lı ortamlar değil, onlar da galiba bir türe eğlence yaşanıyor ama aşina olmadığım için yorum yapamıyorum.


Üç kadın içki içip eğlenip dans ederken, barın diğer ucundaki iki erkekle tanışmaz. O iki erkekle sohbet edip, kahkahalar atmaz. Sonra da herkes belki de birbirini bir daha görmemek üzere ve muhtemelen cinsel tenasül gerçekleşmeden ayrılıp yoluna devam etmez.


Türk milletinin en beceremediği şeylerin başında bence flört gelir. Aman becerilemeyen onca şey varken bula bula bunu mu buldun demeyin. Flört kadın erkek ilişkilerinde çok önemli bir müessesedir ve bana göre bir ülkenin medeniyeti hakkında çok şey anlatır. Türk kadını bir kasıktır, erkeği ne yapacağını bilmez halde bir çekinik, bir agresiftir. Şimdi şu yazıyı okurken, aklınıza en az trafik kazası gibi birkaç flört hikayesi gelmiştir. Arkadaşlarınızla konuşmaya başlayın hemen herkes çok saçma bir hal alan flört girişimleri anlatır. Şimdi bir de sosyal medya çıktı. Durum iyice tuhaflaştı... Postpartum depresyonu farkındalık haftası postunun altına ”Merhaba...” yazıp şansını deneyen bir insan grubundan söz ediyoruz...


Becerilmemesinde anlaşılmayacak bir şey yoktur. Flört dediğimiz şey bizde o kadar yenidir ki genlerimiz henüz ne olduğunu anlamadığımız bu insanlık haline tepki verir. Yeniliğinin ötesinde başka bir durum daha vardır. Türkiye, mini eteğin tecavüz davalarında indirim nedeni olabildiği, otobüste şortlu kadınların tokatlandığı, Pippa Bacca’nın bilmem kaç ülke geçip Türkiye’de tecavüze uğradığı bir ülkedir. Türk kadını kasım kasım kasılmasın da kim kasılsın?


Yıllar önce NTV’de trafik kazaları ile ilgili bir araştırmayı konu etmiştik. Araştırmayı yapan akademisyen, Türkiye’de hemen hiç bir kurala uymayan kamyon şoförlerinin, sınırı geçip Avrupa ülkelerinde direksiyon sallamaya başlayınca bütün trafik kurallarına uyduklarını söylemişti.


Flörtte de durum aynıdır. New York’ta bir bara giden iki Türk kadını o akşam tanıştığı erkeklerle eğlenmeyi becerir, kendinden yapmak istemediği bir şeyin istenmeyeceğine, değersizleşmeyeceğine güvenir. Aniden kendi cinselliği ile ilgili daha güç sahibi, daha irade sahibi olur.


Gavurda flört her yerdedir. Strabucks’ta kahvenizi yapan oğlan gözlerinize iltifat eder, metroda yanınızda oturan adam elinizdeki kitaptan millet tahmini yapmaya başlar. Kasa sırasında şakalaşılır...


Çok şükür yeni nesillerde durumun çok daha iyi ama sırtımızdaki kültür öyle bir kültür ki hepimizin elinden kendi cinselliğimizle ilgili gücü alıp, dışarıdaki otoritelere veriyor. Çok yazık çünkü flört, kadın ve erkeklerin kadın olmak ve erkek olmakla ilgili bilgi edinebileceği en iyi müessesedir. Flört her an her yerde spontan bir şekilde gerçekleşebilecek iki tarafın birbirinin cinselliğinin farkında olarak yaşadıkları sosyalleşme biçimidir. Potansiyel bir cinsellik flörtün ihtimalleri arasında vardır, ama taraflar farkında olsa da olmasa da bu kesinlikle varılmak zorunda olunan bir vuslat değildir.




Flört gün içinde kadına kadın erkeğe erkek olduğunu hatırlatır. İki çift laf, bir bakış, bir kahkaha, iki iltifattan ibarettir. Bu anlamda varlığını pek de ciddiye almaya gerek yoktur. Yokluğu ise ölümcüldür. En çok da ilişki içindeki çiftler flört yokluğundan bir ölüm yaşarlar. Kadınlıklarını ve erkekliklerini unuturlar. Belirttiğim gibi, flörtün varmaya çalıştığı bir vuslat yoktur. Ucu açıktır. Olsaydı, ilişki başarıldığında flörte gerek kalmazdı. Ama durum hiçbir zaman böyle değildir. İlişki başarılsa da flört hayatidir. Üstelik sadece de çiftler arasında değil. Bir kapıdan girmek üzereyken kapınızı açan adama gülüp teşekkür etmek bir flört olabilir ve bir daha görmediğiniz bu adam size bir an için kadın olduğunuzu hatırlatarak ilişkinize büyük katkı sağlamış olur. O flört gelir evdeki adamı bulur.


Diyeceğim odur ki; güvende olduğunuzu hissettiğiniz durumlarda elinizi korkak alıştırmayın. Size gülümseyen bir adama geri gülümsemek o kadar da korkunç bir şey olmayabilir. Kim bilir belki de yoldan geçen bu yabancı sadece kadın olduğunuzu hatırlatıp, geçip gidecektir.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Harika bir tespit. Konuyu ele alışınız beni çok etkiledi. Teşekkürler
    CEVAPLA
  • Misafir Fakat butun bu bahsedilen jestler, kucuk sohbetler sadece karsi cinsler arasinda gerceklesmiyor. Insanlar birbirlerine iyi davraniyor sadece. Bir erkegin bir kadina kapi acmasini ya da kasada yapilan kucuk bir sohbeti flört diye algilamak da dogu gorgusuzlugunun baska bir formu.
    CEVAPLA
  • Misafir Dogru bir konuya parmak basilmis fakat bu yazida garip buldugum birsey var. Ben de yurt disinda yasiyorum ve gunluk hayatta; otobuste, alisveriste, kafede... Yukarida bahsedilen kapi acma, kucuk sohbetler, jestler gercekten de kulturun bir parcasi. (devami bir sonraki yorumda bulabilirsiniz)
    CEVAPLA
  • Misafir Çok iyi tespit
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.