Ruh sağlığınız için birkaç öneri

Hafta içini nasıl geçiriyorsanız, hafta sonunu onun tam tersini yaparak geçirmeniz gerekiyor. Homeostasis: Fizyolojinizin iç dengesinin yerinde olması. Mesela regl döneminde kendimizi kötü hissetmemiz homeostasisin bozulmasından kaynaklanıyor. Homeostasisi sağlamak için kurulması gereken en önemli faktörlerden birisi, sinir sistemini sempatik/parasempatik aktivasyonlarında dengeyi yakalamak. Yani aktif, yapar, eder, koşturur hal ile; dinlenir, olur, sindirir, durur, rahatlar hal arasındaki denge. Hayatımızın çok büyük kısmı aktif ve yapar halde geçiyorsanız, bir de üstüne hafta sonunu rahatlamaya ve durmaya ayırmazsanız Homeostasisin bozulmaması mümkün değil. Ve bazen bu yapma hali o kadar sisteminizi istila eder ki dinlendiğinizi sandığınızda bile hala yapar haldesinizdir. Ormanda yürüyüşe gitmek parasempatik bir hal değildir. Bunun için arabaya binmek, planlar yapmak, trafiğe girmek hala sempatik sinir sistemini uyarmaktır. Onu yerine, mümkün olan en tembel günü geçirin. Elinizdeki kahveyi koklamak ve balkona çıkıp uzun uzun gökyüzüne bakmak için vakit ayırın. Birkaç dakika içinde sinir sisteminizdeki mod değişikliğini hissedeceksiniz.


Bu noktada, "Peki ya çocukların hafta sonu programları?" diye sesler yükseliyor. Çünkü çocukların hafta sonu programı çok yoğun. Kurtarla Koşan Kadınlar’ın yazarı Estes, geçen yıl katıldığım eğitiminde, çocukların gereğinden çok fazla sosyalleştiğini ve bunun, yaratıcılığın önünde bir engel olduğunu söylemişti. Çocukların da hayatlarında parasempatik aktivitelerin artması gerekiyor. Sıkılmanın, boşluğun kıymeti bilinmiyor. Boşluk olmadan yaratıcılık, kendini tanıma da olmuyor. Hafta sonları, beceri kazanmakla ya da dijital ekranla dolu. Halbuki insanın kendiyle olabilmesi ve bir aktivite içinde olmadan sadece var olması kazanabilecek en büyük beceridir.


Deneyimler sadece homeostasisi değil, kanımızın biyokimyasını da etkiliyor. Olumsuz deneyim kandaki asiditeyi arttırıyor, asidite bedendeki ödemi arttırıyor, ödem hastalık yapıyor. Ödem başta otoimün olmak üzere pek çok hastalığın nedeni. Olumlu deneyimin etkisi ise tam tersi. Alkali ya da asidik olmak, sadece yediğimiz yemekle ilgili değil.


Peki ne yapacağız? Başımıza gelen olumsuz deneyimleri kontrol edemiyoruz. Antidot çok basit. Mümkün oldukça olumlu, hoşa giden deneyimlerin sayısını arttırmak. Kendinizi, birlikteyken iyi hissettiğiniz insanlarla daha çok görüşmek, dokunulmak güven duygusu veriyorsa bol bol sarılmak, bir koroya katılıp şarkı söylemek ve tabi ki stres düzeyini düşüren yoga/meditasyon gibi aktivitelerde bulunmak. Size Polyannacılık önermiyorum. Terazinin olumsuz deneyim tarafında yükünüz ne kadar ağır olursa olsun, çok basit bir kararla olumlu deneyimlere doğru yönelmenizi ve skoru elinizden geldiğinizce eşitlemenizi öneriyorum. Bir deneyin, kısa sürede farkı hissedeceksiniz.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.