Annen kadarsın
Açtım önüme bilgisayarı, önceden yazılmış konularım var. Hiç bir dosyaya harf vurmak gelmedi içimden. Belli, anneler gününü yazmak istiyorum. Ama yazamıyorum.
İş anneme gelince, bir türlü çıkmıyor o 5 paragraf elimden. Lisedeki en yakın arkadaşıma yıllık yazısı yazamayışımın beceriksizliği, gelip yakalıyor yine beni.
Sebep belli: En kıymetliye söylenecek her söz, sırıtıyor ancak bir karalamaymış gibi.
Anne olduktan sonra, annemi eleştirmeye onu anlamaktan çok vakit ayırdım kabul. Sürüsüyle haksızlık biriktirmiştim çünkü:
İlkin yaşadığımız o küçük Ankara semtinde okul müdürlüğü yaptığından, “Müdürün kızısın diye şımarma” çekincesi tüm havailik haklarımı almıştı elimden.
İyi okullarda okuyabileyim diye bugün baktığımda aklımın almayacağı kadar çok ders çalışmıştım. Anadolu lisesi, üniversite, bursla gidilen mastır filan derken “Çalış kızım” önermesi hayatımı almıştı elimden.
Bir gece bile arkadaşlarımda kalamamıştım.
Çetindi sonra annem, içimden ara ara çıkan didaktik anne, resmen ve resmen ondan bana kalandı.
Beni ergenken sevgililerimin değil, kitapların koluna sokan da O’ydu.
Buydu. Şuydu... Liste uzar gider.
Ama onca yıl ayrı kentlerde yaşadıktan sonra nihayet aynı şehirde yaşamaya başlamışken, 2 günlüğüne Ankara’ya gidince belimi orta yerinden kıran da O’ydu.
Çok eğitimli, çok bilinçli, aman da güncel, üstelik de sosyal brövelerime rağmen biliyorum ki, annemsiz ben, ancak şansım kadar gülecek, kız çocuk olmanın zorluklarında serpilecektim.
Ondan duyduğum kısıtlamalarda zamanın da sesi olduğunu anlamam için anne olmam gerekecek, kız annesi olmanın ringinde ter dökecektim.
Tonu farklı da olsa, benzer şeyleri söyleyecektim ben de kızıma.
Onu korumak isterken, bazen baygınlık verecek, O büyürken ben de büyüyecek, bunu da anlamasını dileyecektim.
Şimdi artık biliyorum: Annemin bana kattıklarıyla bana yasakladıklarının ortasıyım. Çağ değiştiğinden, kızımı biraz daha rahat bırakacağım. Ama biliyorum ki, aslında annem kadar anayım.
Ve modelim O olduğu için minnettarım.
YORUMLAR