Evde dizi izleyen kız modeli

Hep şu insanlara çok özenmişimdir: Çarpım tablosunu ezbere bilenler ve muhteşem bir film arşivi olanlar..


Evet bu yaşıma geldim hala “6 kere 8?” denince gözüne far tutulmuş tavşan gibi donakalıyorum ne yapayım. Ama geçen oturdum çalıştım, 7’lere kadar ezberledim bu da bi gelişmedir… Neyse bu matematiksel zeka olmuyor bende, anladık ama bari film hafızam çok iyi olsun, “x’i biliyor musun?” denildiği an “Ben onu izledim yaa, hatta 1973 yapımı Kore yapımı bi film vardı ona çok benzeyen, onu da çok severim.” gibi havalı cümleler kurmayı çok istiyorum. Yok yok yok, olmuyor, filmi koyduğumun 10. dakikasına gözlerim kapanıyor. Uykum olmasa da vücudum kendini kapatıyor resmen. Her ne kadar kabul edemesem de, ben bildiğin film izlemeyi sevmiyorum işte. Toplasan 3-5 tane filmi sonuna kadar izlemişimdir bugüne kadar. Amaaaa iş diziye geldi mi, emekli bir albayın apartman yöneticiliğine verdiğinden çok gönül verdim bu işe.


Halis muhlis bir Türk kızı olarak yerli ve yabancı dizi arşivim son derece geniştir. Boş kaldığım her an dizi izlerim. İlkokulda ödevimi yalap şap yapıp Kara Melek başlamadan televizyonun önüne kurulurdum. Seneler geçti hala huyum hala değişmedi, yazmam gereken şeyleri çabuçak bitirip Asmalı Konak tekrarlarını izliyorum youtube'dan.





En hapishanelisinden en aldatmalısına her türlü diziyi izledim ve Shonda Rhimes, ellerini öpmek istediğim yegane kadın! Yaptığı her dizi ile beni saatlerce ekran başına hapsetmeyi başarabilen, muhteşem bir yapımcı, yönetmen ve senaristtir benim için. Senelerdir izlediğim Grey’s Anatomy karakterleri ile ben de büyüdüm resmen. Bizdeki karşılığu Kutsi olsa da, orjinali efsane bir dizidir. Ne zaman canım sıkkın ya da aklım karışık olsa açarım bi bölüm, Meredith Grey’in ikilemleriyle kendi derdimi unuturum. Amerika başkanı ile kırıştıran gözü pek avukat Olivia Pope karakterini hayatımıza soktuğu Scandal dizisini de bi kaç bölüm izleyip, dizisiz kaldığım bir zamanda izlemek üzere rafa kaldırdım. Eğer hem macera, hem cinayet, hem aldatma, hem gençlik istiyorsanız Shonda’nın yeni dizisi “How To Get Away With Murder”ı mutlaka izlemenizi öneriyorum. Olur da bir gün sizi genç ve güzel bir üniversite öğrencisiyle aldatan kocanızı öldürürsünüz, bu dizide izledikleriniz işinize yarar…





The Mindy Project dizisinin yazarı ve başrol oyuncusu Mindy Kaling ile ise kanka olmak istiyorum. New York’da bi jinekolog olan Mindy Lahiri’nin hikayesinin anltıldığı diziyi bugüne kadar izlemediyseniz çok şey kaçırdınız hanımlar. Okuyup doktor olsa da Mindy aslında bizim gibi, hatta bizden de beter bir kadın. Bayılıyorum bu yabancı dizilerdeki “kusurlu kadın” karakterlere. Bizdeki gibi mükemmel bi figür yaratmaya çalışmadıkları için inandırıcılıktan uzak olmuyor, elin hintli doktorunda kendimi bulabiliyorum. Örneğin kanatsız iyilik meleği Aliye.. Hiçbirimiz onun gibi değildik, olamayız da. O garabet kaynanasına bile iyilik yapıyordu dizinin sonunda hala. Bırakın bunları, gerçek dünya öyle değil.. The Mindy Project’de ise bu gerçeklik oldukça yakalanmış. Stresslendikçe gizli gizli çikolataya abanan Mindy, zayıflayamadıkça daha da yemeye veriyor kendisini. Oldukça bencil ve faturalarını ödemektense saçma bir hırkaya verebiliyor tüm parasını. Hala izlemediyseniz ve ağalı paşalı şeyler yerine izleyecek bi şeyler arıyorsanız The Mindy Project tam sizler için..





Ve tabii ki son bir kaç yıla damgasını vuran Girls.. Lena Dunham’ın yazarlığını, yönetmenliğini, yapımcılığını ve baş rolünü üstlendiği Girls bizim yaş grubunun en kendini bulduğu dizi oldu herhalde. Kilolarına ve dış görüntüsüne son derece takık olsa da bunu bir şekilde aşıyor ve memintolarından göbeğine vücudunun her kısmını cesurca gözümüze sokuyor dizide. “dört kadının hikayesi” denilince hemen akla Sex and The City geliyor ama alakası yok, bunlar daha bizden ve daha genç versiyonları o hatunların. Lena Dunham’ın bir kriz çığlığı gibi görünse de ben oldukça seviyorum diziyi. Onun başarısızlıklarında kendimi görüyorum. Hoş o New York’un gökdelenlerle dolu sokaklarında, cool insanlar içinde yaşarken acısını, ben Taksim-Bostancı dolmuş kuyruğunda hüzünlenebiliyorum en fazla..


Neyse diyeceğim odur ki “bütün gün evde oturup dizi izleyen kız” modeli hala var, bitmedi. Tek fark Seymen ağanın kara kaşını kara gözünü değil (hoş onu da hala bayıla bayıla izliyorum) dünyanın bi ucundaki kadınların bize çok benzer üzüntülerini, mutluluklarını, kararsızlıklarını, dertlerini izliyoruz.


Erkekler nedense bu saydığım dizileri pek sevmiyorlar. Kadınların iç dünyasını ve güçlü olduklarını görmekten pek hoşlanmadıklarından olsa gerek koşarak uzaklaşmayı tercih ediyorlar bu tip dizilerden ve onları seven, izleyen kadınlardan. Onlar da biliyor ki bunları izleyip izleyip, akıllanıyoruz, güçleniyoruz.. 90 dakika boyunca buğulu bakışmaları izlediğimiz, beynimizin sol lobunu reklam kuşağına kurban ettiğimiz günler sona erdi…


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir girls çok güzel ama keşke lena dunham hanfendi oynamasa
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.