En bayık yaz: 2016
İzniniz olursa kimsenin bana vermediği yetkiye yine de dayanarak bu yazı gelmiş geçmiş en bayık, en tatsız, en manasız yaz ilan etmek istiyorum.
Hiçbir zaman yaz aşığı, yaz sevdalısı olmadım ama herkes hastası olduğundan da sesimi çıkaramıyorum yaz mevsimine. Tamam daha hafif kıyafetler, cıvıl cıvıl sokaklar iyi güzel de; saklanamayan selülitler, fazla kilolar, şıpır şıpır terlemeler, sokakta iki adım bile atamayacak kadar cehennem sıcağı, gevşeyen gönül yayları ve daha niceleri...
Fransız rivierasından, hadi olmadı Çeşme'den, Bodrum'dan dışarı adım atmadığım bir hayatım olsa yazı seveyim de, İstanbul'un ortasında, 40 derece sıcakta bile şort giyince davar gibi bakan insanların arasında yaşamak zorunda kalınca nesini seveyim yazın?
Her sene bir şekilde kurtarıyoruz şu 3 ayı ama bu sene ömrümüzden ömür gitti, gençliğimiz soldu, içimize atmaktan ülser olduk...
Büyük ve vasıfsız jürimiz (yani ben) tarafından 2016'nın en bayık yaz seçilmesinin başlıca sebepleri:
Darbe girişimi: Yazın orta yerinde bir gece vakti, hayatımızın en unutulmayacak gecesini yaşadık belki de. Ne oldu ne bitti, ne olacak hala anlamış değiliz. Henüz 1.5 ay bile olmadığından etkileri hala sürüyor, uzunca bir süre de sürecek gibi. E hal böyle olunca yazın geri kalanından ne bir tat aldık, ne de almak istedik açıkçası. Eğer "normal" diye bir şey kaldıysa, normale dönmek tek isteğimiz.
Magazin yavanlığı: Tamam ülke karışık, ne olacağımız belli değil ama her zaman, her şeyi unutturacak bir magazin gündemimiz olurdu, bu sene o da yok. Herkes evleniyor, herkesin mutlu ilişkisi var. 49039 bin yıldır sevgili olan Fahriye Evcen ve Burak Özçivit'in yine seviyeli seviyeli el ele tutuşup yürümesi haberinden ba na ne? Skandal istiyorum, rezillik istiyorum. Tek elle tutulur olay Acun Ilıcalı'nın boşanmasının ardından Şeyma Subaşı'nın arkadaşına yolladığı "boşandılar" snapinin halka yayılmasıydı.
Slime çılgınlığı: Dehşet içinde izlediğim, hala haberiniz yoksa hiç de olmamasını dilediğim slime çılgınlığı bu yazın en korkunç olaylarından. Yapış yapış bir oyun hamurumsu bir şey olan bu slime belli bir kesim arasında neden bu kadar tutuldu, neden evlerinin ortasına şişme havuz kurup kıyafetlerle sümük gibi şeyin içine giriyorlar anlamıyorum, anlamıyorum. Sabah tarhanasını kurutup, turşusunu kuran teyze, akşam kameranın karşısına geçip slime dolu bidona giriyor. Teyze ya, bildiğin cips reklamındaki yiyingari teyze, akışkan şeyin dolu olduğu bidona güle oynaya giriyor. İnternet çok ama çok tehlikeli bir hal almaya başladı. Ben artık dayanamıyorum alın beni burdan.
Arabanın içinde şarkı söyleyen kız: Hanfendi kusura bakmasın, adını bilmiyorum ama görünce tanımamanız mümkün değil. Yüzbinlerce takipçisi olan bir Instagram fenomeni kendisi. Duran bir arabanın sürücü koltuğunda oturup ağız yüz oynatarak söylediği şarkılarla meşhur. Şarkıyı da söylemiyor aslında, ağzını oynatıyor. Kendine has mimikleri (kibar kalmaya çalışıyorum tansiyonum düştü) ile o kadar meşhur oldu ki, etrafımda tahammül edebilen tek bir insan yok. Ama yine de görünce bakıyor insan, garip de bir love-hate durumu söz konusu.
Kerimcan Durmaz'ın kazandığı para: Öfff bi eğlencemiz vardı, onu da popülerleştirip içine ettiler bir güzel. Bütün kış Kerimcan'ın abartılı makyajına, saçma sapan sözlerine, hiçbir şey yapmasa da bizi eğlendirmesine güldük ama DJ olarak her gün, günde 2 mekanda çıkınca bir anda popülerleşti, Demet Akalın'ın kanatları altına girdi, kazandığı paralar gazetelerin ilk sayfalarını süslemeye başladı. Böyle olunca da eleştiri okları ona çevrildi. Ne eşcinselliği, ne iyi örnek olmadığı kaldı. Yahu adam eğitim görevlisi olarak mı girdi sanki hayatımıza? Popülerleştikçe de bir otokontrol geldi, bir duruldu. Ya da alıştık diye komik gelmiyor artık. Birkaç ayda tükettik kendisini. Yeni favorim Samet Liçina. Nam-ı diğer Ken bebek. Şu an amaçsız bir şekilde parodi gibi görünen bir gey dj'e güleceksem Samet'i tek geçerim biblolarrr, tavsiyemdir takip edin snapchat'den.
Sizin için bu yazı çekilmez kılan, Eylül ayını mumla aratan sebepleri gönderin gelsin beybiler.
YORUMLAR