3 nesil Karatay diyeti
İstanbul trafiğinde araba kullanmaktan imtina ettiğim için azılı bir toplu taşımacıya döndüm. Bir dolmuş, bir metrobüs sekerken çeşit çeşit insanlık hallerine tanık oluyorum.
Geçen gün minibüse kilosu maalesef obezite sınırında dolaşan bir bayan ve onun en az kendi kadar tehlikeli kilolarda seyreden iki kızı bindi.
Kızlardan biri öksürük krizine girince, anne çıkarıp bir şeker verdi arkadakine. ‘Su yok mu?’ diye soracak oldum, ‘Üstüne vazife değil’ dersi almaktan ürktüğümden sustum.
Şeker o çocuğun kanına hızla karışmış, çekişini aniden toparlamış, yollanacakları Topkapı’ya gitmeden de tansiyonunu yere çakmıştı muhtemelen.
Sınavda başarılı olalım diye teyzelerimizin okuyup verdiği şekerlerle girebileceğimizin altında bölümlere yerleşen bir nesliz biz, bunu hala bilmez misiniz?
17 liralık halk hareketi diyebileceğim Karatay Diyeti’ni duyan, önerilerine kulak tıkamaya kitabı okumaktan çok vakit ayıran, kulaktan dolma duyduklarıyla Canan Karatay’ı eleştiri bombardımanına tutan o kadar çok insan var ki!
En sevdiğim abuk eleştiri de ‘Pirzola çok pahalı haanım’cılardan geliyor. Hocanın ‘ye’ dedikleri arasında uygun fiyatlı nevalenin yanında pahalı olan et de var. Hoca Ekonomi Bakanı mı ki sürekli bu sıkıcı soruya muhatap kalıyor? Çalışmasındaki doğru neyse onu söylüyor da, sabahki kadın programlarındaki löpçük teyze konuya bir türlü ayamıyor.
Oysa vallahi kasmıyor Canan Hoca. Kilo almanın birinci müsebbi insülindir, onu kontrol altında tut, insülini tırmandıran şeyleri hayatından çıkar diyor özetle.
“Doyacağım diye ekmek hüpletmez ya da kuru fasülyenin yanındaki pilavı yemezsen acıkmazsın” lafı çok çetrefil geldiğinden pek kabul görmüyor. Deneseler bilecekler oysa. Bu kadar basit.
Makarna, pilav, patates, her türlü unlu gıda ile gerek suni gerek doğal şeker içeren her şey insülini tetikler. İnsülin kanında yüksek seyrederse kilo alır, yağ yakamazsın. ‘Hepsini yapıyorum ama meyveyi hayatımdan çıkaramıyorum’ diyorsan da, o göbek o düğmeyi itecek bileceksin.
Biliyor ama gene yapamıyorsan da, duruşu gibi kiloları da miras kalıyor annelerinden kızlarına, buna içlenmeyeceksin.
Oysa Avusturalyalı bilim adamı Bruce Lipton’ın da söylediği gibi hiç bir şey genetik miras değildir, çevre değişirse hiperaktivite, obezite gibi genden aktarılan kader de değişir. Yani hücre gene değil, çevreye tepki verir.
Büyük anne kesiminin yaşı büyük, gelip beni okumaz, o yüzden sen değişeceksin tertibim.
Bir iyi haberim de hamile tertiplerime: Karatay Hoca’nın anne adayları için yeni kitabı çıkmış. Ben onun beslenme önerilerine göre geçirmiştim hamileliğimi. Şimdi daha odaklı muhteşem önerilerin olduğu “Anne Adayları ve Hamileler İçin Karatay Diyeti” bence bebek bekleyen her annenin başucu kitabı olmalı.
Bu yazı erken vedasıyla bizi gerçekten üzen Prof. Dr. Ahmet Aydın Hoca’mızı anmasa eksik kalırdı sanırım. Sağlıklı beslenme konusunu ilk gündeme getiren, Canan Hoca’nın da kitabını yazmasına vesile olan Ahmet Hoca’mıza Allah’tan rahmet dilerim. Yaşarken inandıkları uğruna sağlam duranların huzuruyla uyuduğuna eminim.
YORUMLAR